İş Yaşamı Değişiyor: Ofiste ya da Ofis Dışında Çalışmak
Ofiste Yaşam
Bugün, nereye gidersek gidelim çalışmaya devam edebiliyor ve bilgiye her yerden ulaşabiliyoruz. Dünyanın dört bir yanında mobil çalışma politikaları üretilirken her geçen gün daha fazla çalışan, çalışacağı yere ve zamana kendisi karar veriyor.
Tüm bu değişime rağmen, araştırma sonuçlarına göre; yöneticiler, mobil ve uzaktan çalışma yöntemlerini yeniden değerlendiriyor ve çalışanların bir araya gelebileceği ofisler oluşturma konusunda eğilim gösteriyorlar.
Bu eğilimin en belirgin nedenleri:
- Yenilikçi ve özgün çalışmalarda iş birliğinin önemi,
- Kurum kültürünün oluşturulması ve geliştirilmesi,
- İşin geliştirilmesinde çalışanlar arasındaki etkileşimin önemi.
Wall Street Journal’ın açıklamasına göre; IBM, Bank of America ve Aetna gibi bazı kurumlar, mobil çalışanlarından ofise dönmelerini istemişti.
Bu talebin sebepleri de benzerdi:
- Yenilik, ekip çalışmasının sonucudur,
- İş birliği daha yeni ve daha iyi fikirlerin ortaya çıkmasını sağlar,
- Süreçler daha iyi bir şekilde düzenlenir ve
- Çıktıların nasıl iyileştirileceği daha hızlı keşfedilebilir.
Çalışanların ofis ortamından uzaklaşma sebeplerine odaklanan son araştırma sonuçlarına göre; çalışanlar,
- Özellikle açık ofislerin gürültülü olduğunu ve gürültü sebebiyle sık sık işlerinin bölündüğünü,
- Yaratıcı çalışmalar ve beyin fırtınaları için iş arkadaşlarıyla nitelikli çalışmalar gerçekleştiremediklerini,
- Etkili iletişim ve fikir aktarımı için doğru alanlara sahip olmadıklarını ifade ediyorlar.
Bu da bize; ilham veren, çalışmaktan keyif alınan ve çalışanların ihtiyaçlarına cevap veren bir çalışma alanı oluşturmanın önemini bir kez daha gösteriyor.
Bugün, çalışma yaşamında değişime yön veren bazı temel unsurlar bulunuyor:
Kurum Kültürü
Kültürel değişim hızlı bir şekilde değişebileceği gibi zaman içinde kademeli olarak da değişebilir.
Kurum kültürünü etkileyen pek çok faktör bulunuyor.
Çeşitlilik: Birbirinden farklı ihtiyaçları, çalışma yöntemleri ve beklentileri olan farklı jenerasyonların bir arada olması.
Ayrıca ofis içinde, mobil ve serbest çalışanlar gibi farklı çalışma şekillerine sahip çalışanlar da çeşitliliğin içinde değerlendirilebilir.
Kişiselleştirme: Çalışanların çevreleriyle kurdukları bağ, nasıl çalıştıkları ve sahip oldukları kişiselleştirilebilir alanlar, aidiyet duygusunu ve kendiliğinden gelen deneyimi belirler.
Kişiselleştirme ile amaç, insanların maaş dışında ortak bir hedefle birbirine ve kuruma olan bağlılığını artırmaktır. Ayrıca çalışanları bir değer üretmek ve anlam bulmak konusunda teşvik etmektir.
Kuruma Bağlılık
Araştırmalar, çalışan katılımının kurumlar için kritik bir öneme sahip olduğunu gösteriyor. Aynı zamanda, çalışanların nerede ve ne şekilde çalışacakları konusunda kontrol sahibi olmaları da kuruma bağlılığı ve memnuniyeti artırıyor.
Kendi işiyle ilgili inisiyatif alabilen ve seçeneklere sahip olan çalışanların, iş takibi ve sonuçları iyileştirme konusunda daha istekli olduğu gözlemleniyor.
Teknoloji
Teknoloji, geçmişteki iş modellerini ve kuralları değiştirerek yeni bir noktaya taşıdı. Sürekli devam eden bu dönüşüme uyum sağlamaksa, kurumların önceliklerinden biri haline geldi.
Masaüstü bilgisayarlar yerini önce dizüstü bilgisayarlara, tabletlere ve akıllı telefonlara bırakmaya başladı. Sabit cihazların yerini günlük hayatımızın büyük ölçüde kaplayan mobil cihazlar aldı.
Bu da, iş yapmayı kolaylaştırmasının yanı sıra mekan ve zaman sınırlarını ortadan kaldırdı.
Kurum ve kuruluşların, bir sonraki adımı daha iyi anlamak ve ona uyum sağlayabilmek için giderek daha fazla çaba göstermesi gerekiyor.
Yenilikçi ve Özgün Çalışmalar
Yapılan araştırma sonuçlarının çoğu gösteriyor ki; makinelerin pek çok işi yapabilmesi ve insanlara ihtiyaç duymaması, insanların daha anlamlı çalışmalara yönelmesine izin veriyor. Bunun sonucu olarak da, özgün ve yenilikçi çalışmalar giderek artıyor.
Günümüz iş dünyasının hızlı ve karmaşık işleyişi içinde kurum ve kuruluşların ayakta durabilmesi için; yeni fikirler üretmesi, bu fikirleri benimsemesi ve uygulayabilmesi bir gereklilik. Bu da özgün ve yenilikçi yeteneğe bağlı işgücünü gerektiriyor.
Kurumların ve çalışanların gelecekte de başarılı olabilmeleri için, yeni fikirler üretebilmeleri, zorlu problemleri çözebilmeleri ve standartların dışında düşünebilmeleri önem taşıyor.
Biz de, Türkiye’den ilk ve tek partneri olduğumuz Fraunhofer IAO’nun Office21® proje kapsamında yürüttüğümüz araştırmalar doğrultusunda; hem çalışanları hem de işletmeleri destekleyecek, mekan ile teknolojiyi bir araya getiren ekosistemler geliştirmeye odaklanıyoruz.
Bugünün ve geleceğin değişken ihtiyaçlarına cevap veren yenilikçi ve akılcı ürünlerimizin tamamını buradan inceleyebilirsiniz.