Kütüphanelerin Yeni Rolü: Geleceğin Kütüphaneleri
Eğitim Çözümleri
Kütüphanelerin Yeni Rolü: Geleceğin Kütüphaneleri
Öğrenme şekillerinin ve eğitim yöntemlerinin değişmesi, bilginin en uzun süreli sembolü ve temsilcisi olan kütüphaneleri de değiştiriyor.
Üniversite deneyiminin temel bileşenlerinden biri olan kütüphaneler; kaynakların depolandığı, bireysel çalışmaların gerçekleştiği ve okumaların yapıldığı alanlar olmaktan çıkıyorlar. Sessiz okuma alanlarıyla birlikte dinamik öğrenme alanlarını içeren, ihtiyaç duyulan kaynaklara dijital olarak erişilebilen, etkileşime ve iş birliğine açık alanlara dönüşüyorlar. Tüm bunların yanı sıra, kurumsal misyona uyumlu bir şekilde, marka kimliğini güçlendiren araçlar haline de geliyorlar.
Bugün, öğrencilerin akademik ve sosyal ihtiyaçlarını en yüksek seviyede karşılaması beklenen üniversitelerde, geleneksel kütüphane yapısı öğrencilerin beklentilerine cevap verememeye başlıyor. Öğrencilerse, tercih aşamasında üniversitelerin kendilerine neler sunabildiklerini değerlendiriyorlar. Bu noktada, markalaşma giderek daha önemli bir hale geliyor.
Bilinirliklerini ve tercih edilme sayılarını artırmak için reklam yapmaya, ilan vermeye ve kaynak rekabeti içine girmeye başlayan üniversiteler, yaşanan değişime ayak uydurarak ve ileri görüşlü kütüphane tasarımlarına yönelerek bilgi kaynaklarını zenginleştirmenin yanı sıra marka kimliklerini güçlendiren bir adım da atmış oluyorlar.
Abdullah Gül Üniversitesi
Dijitalleşme
Merkezi bir depoda, yazılı bilgi toplama uygulaması yüzyıllar öncesine dayanıyor. Ancak yıllar içinde, gelişen teknoloji, bu geleneğin işlevinde ve araçlarında değişim meydana getiriyor. Ahşap tabletlerin yerini parşömen ve papirüsler alırken elle kopyalanan metinler yerini matbaalarda basılan kitaplara bıraktı. Bugünse, en az yazılı kaynaklar kadar elektronik tabletler, aktif birer bilgi kaynağı olarak günlük hayatımızda yer alıyor.
Araçlar değişse de, akademide ve diğer çevrelerde kütüphanelerin geleceğine ilişkin tartışmalar sürüyor olsa da bir bilgi deposuna duyduğumuz ihtiyaç ortadan kalkacak gibi görünmüyor. Buna ek olarak, kütüphanelerin küçüldüğüne dair düşüncelerin karşısında duran, adım adım geliştiklerini; iş birliği, iletişim ve araştırmanın merkezi olduklarını ve son teknolojiyle desteklendiklerini öne süren araştırma sonuçları da bulunuyor.
Kütüphanelerin bilgi kaynağı olarak üstlendikleri geleneksel roller, daha karmaşık ve dinamik faaliyetlere dönüşüyor. Hem günümüzün hem de geleceğin eğilimleri, akademik yaşamın ve dolayısıyla kütüphanelerin yeniden şekillenmesini gerektiriyor. Web tabanlı kaynaklardaki artış, bilgiye erişimin kolaylaşması ve araştırmanın özgürleşmesi, kütüphane faaliyetlerinin ve kapsamının değişeceğini gösteriyor.
Küreselleşme
Küreselleşme, dijitalleşmeyle birlikte kütüphanelerin yapısını ve hizmetlerini değiştiren bir diğer unsur olarak karşımıza çıkıyor.
Uluslararası öğrenci sayılarının artışı ve çok dilli eğitimin yaygınlaşması kütüphanelerde çok dilli kaynak talebini de artıyor. Çok dilli kaynaklara duyulan ihtiyacın yanı sıra uzaktan erişimin desteklenmesi, donanım ve yazılımın güncel tutulması, kaynaklara hızlı erişim sağlanması ve değiş-tokuşun kolaylaştırılması da yeni kütüphane yapısında büyük önem taşıyor.
Küreselleşme, öğrenme ve öğretmeyi her yönüyle yeniden şekillendiriyor. Öğrenimde teknolojinin yaygınlaşması, akademisyenlerin derslerini geliştirecek kaynaklar arasında seçim yapabilmelerini sağlıyor. Farklı yaşa, becerilere, motivasyona, deneyime ve kültürel, sosyal ve ekonomik geçmişe sahip öğrencilerin beklentilerinin çeşitliliği ise, kütüphanelerin sundukları hizmetlerin çeşitlenmesine imkan sağlıyor.
Öğrencilere ve diğer fakülte üyelerine etkili bir hizmet sunabilmek için kütüphanelerin; tüm dünyadaki kütüphanelerle, fakülte ve bölümlerle gelişmiş ortaklıklar kurması gerekiyor.
Yeni Öğrenci Modeli
Bugün, öğrenci profilinin geçmişle aynı olduğunu düşünmek doğru olmayacaktır. Eskisinden farklı olarak, öğrenciler henüz ilkokuldayken akıllı telefonlarla bilgisayarlarla ve tabletlerle iç içe bir hayata sahip oluyorlar. Sosyal medya da dahil olmak üzere çok sayıda kaynağa kolaylıkla erişebiliyor ve hayatlarının bir parçası haline getiriyorlar.
Geleneksel öğrenim sistemlerinin, yeni nesil öğrencilerin beklentilerini karşılayabilmesi ve etkili olabilmesi için tekrar değerlendirilmesi ve yeniden şekillendirilmesi gerekiyor.
Deneyimsel öğrenme ve çalışma yöntemlerinin artması, kütüphaneleri; ilham veren, yeni öğrenme yöntemlerini destekleyen; stüdyo, laboratuvar ve kafeler gibi farklı alanları içeren alanlara dönüşmeye yönlendiriyor.
Kütüphane Çalışanları
Dijitalleşme, küreselleşme ve yeni öğrenci modeli, kütüphanelerin yanı sıra kütüphane çalışanlarının görevlerini de değiştiriyor. Yalnızca kaynakları koruyan ve takip eden çalışanlar olmaktan uzaklaşıyor, bilgi rehberi rolüne geçiş yapıyorlar. Kütüphaneciler ise, meslekleriyle ilgili olarak rollerinin değişmeyeceğini ancak sorumluluklarının artacağını düşünüyorlar.
Abdullah Gül Üniversitesi
Kütüphanelerde Mekan Çeşitliliği
Geçmişte okumaya ve basılı kaynak merkezli araştırmaya ayrılan alanlar bugün, iş birliğine dayalı öğrenmeler için yeniden tasarlanıyor. Bu şekilde pasif öğrenme alanları, aktif öğrenme ve üretme alanlarına dönüştürülüyor.
Basılı bilimsel kaynaklardan elektronik yayınlara geçiş, literatür taramayı ve araştırma yapmayı kolaylaştırırken bilgiye aynı anda birden fazla kişinin erişimini de sağlıyor. Dış kaynak kullanımının, çevrimiçi araştırma hizmetlerinin, yeni nesil bilgisayar donanım ve yazılımlarının, tablet ve Kindle gibi elektronik okuyucuların rolü, yeni kütüphane sisteminde giderek artıyor.
Kütüphanelerin genişletilmiş rolü ve fonksiyonu değerlendirilerek, geleneksel okuma alanlarının ve bilgisayar yığınlarının yerine tüm kullanıcıların ihtiyaçlarını karşılayacak yeni alanlar oluşturuluyor.
Kütüphaneler sessiz çalışma alanlarıyla birlikte sunum alanlarından, ekip çalışmalarının ve beyin fırtınalarının gerçekleştirileceği alanlardan, sosyalleşme alanlarından, stüdyolardan ve araştırma alanlarından oluşan birer aktif öğrenme tesisine dönüşüyor.