Ofis Tasarımında Renk ve Materyal Seçimi
Ofiste Yaşam
Nesnelerle çevrili bir dünyada yaşıyoruz. Hayatımızı sürdürmek için nesneleri kullanıyoruz ve binalardan kaleme kadar büyük küçük tüm araçlar hayatımızı kolaylaştırmak için önemli görevlere sahipler.
Çalışma yaşamında da çalışmaları kolaylaştırmak ve üretme sürecini verimli bir şekilde geçirebilmek için nesnelere ihtiyaç duyuyoruz. Fakat bazı nesneler bizi ve işimizi desteklerken bir kısmı karmaşaya ve yaptığımız işi zorlaştırmaya sebep olabiliyor.
Çalışanların deneyimlerini şekillendirmede ve çalışmalarına yön vermede nesnelerin kullanım şekli ve çevrenin sunduğu imkanlar büyük önem taşıyor. Renklerin ve malzemelerin mobilyayla bir araya geliş biçimi, ortamı ve çalışanların hem birbirleriyle hem de mekanla etkileşimini doğrudan etkiliyor.
Çevre ve kullanılan malzemelerin özellikleri çalışan deneyimini zenginleştirmeye, hareketliliğe ve etkileşime yardımcı olabileceği gibi kişilerin izole olmasına, konforsuz hissetmesine ve verimsiz çalışmasına da sebep olabiliyor. Olumsuz deneyimler de mutsuzluğa, motivasyon düşüklüğüne ve kuruma bağlılığın azalmasına yol açıyor.
Hayatımızı kolaylaştırmak ve desteklemek için doğru nesneleri seçmek büyük önem taşıyor.
Günümüzde araştırmacılar ve tasarımcılar iş birliği içinde; siyasal, sosyal, ekonomik ve duygusal alanların sıcaklıklarını, insani değerleri ve duyguları ele alarak değerlendiriyorlar. Mekanların duygu ve düşüncelerimizin olumlu yönde gelişmesi için tasarımı bütünsel olarak ele alıyor; memnuniyeti, refahı ve mutluluğu artırmak için renkleri ve malzemelerden faydalanıyorlar.
Bugün, aktivite temelli çalışmanın ön plana çıktığı yeni nesil çalışma kültürü, ofis tasarımlarını da değiştiriyor. Kapalı ofisler yerini ekip çalışmaları ve beyin fırtınaları gibi aktivitelerin gerçekleştirildiği çeşitli mekanlara bırakıyor. Bu mekanlarınsa, kullanım amaçlarına uygun olarak kurgulanması ve çalışanlara kolaylık sağlaması bekleniyor.
Bu noktada, başarılı tasarımı belirleyen önemli unsurlar arasında doğru mobilya, malzeme ve renk seçimi geliyor. Çünkü nesneler, duygularımızı etkileyen somut birer ifade şeklidir. Bize bir şeyler anlatır ve bizimle iletişim kurarlar.
Örneğin; büyük bir toplantı masasının yer aldığı, geleneksel bir toplantı salonunda insanlar birbirine daha mesafelidir. Fakat yüksek masalı, renkli bir salonda daha kolay iletişim kurulur ve daha samimi bir atmosfer oluşur. Bir başka ifadeyle, mekanlar bizi yönlendirir.
Bunun yanı sıra ofis tasarımında kullanılan mobilyanın tasarımı, seçilen renkler ve renk geçişleri; kurumun, kurum kültürünün ve çalışma yöntemlerinin bir ifadesidir.
Yapılan bir araştırmaya göre; bir yerle ya da ürünle ilgili düşüncelerimizin büyük çoğunluğu, onu gördükten sonraki ilk 90 saniyede oluşmaktadır. Ve bu düşüncelerin %60 – 90’ı renkle ilgilidir.
Bir başka araştırmanın sonuçları ise; materyaller ve renklerle mekanın hangi faaliyet için kullanıldığı arasında bir ilişki olduğunu ortaya koymaktadır. Bağımsız, odaklanarak çalışmak için ayrılan alanlarda yumuşak ve sakin bir renk skalası hazırlanırken etkileşime açık alanlarda daha cesur ve doymuş renkler tercih edilmektedir.
Bu yüzden ofis tasarımında, malzemeler tek tek değil, birbiriyle ilişkili olarak düşünülmelidir. İnsanların kim olduğu, ne yapacağı ve işlerin türleri değerlendirilerek renk, doku, desen ve materyaller seçilmelidir.